Kulu İsminin Verilişi 23 Mayıs 2020, 01:39
Yerleşim birimlerinin tarihleri araştırılırken isimlerinin kökenine inilmesi son derece önemlidir. Ne var ki yapılan tüm araştırmalara rağmen, pek çok yerleşim biriminin adının kaynağı, nereden geldiği net olarak açıklanamamaktadır. İşte bu şekilde isimlerinin kökeni net olarak açıklanamayan yerleşim merkezlerinden birisi de Kuludur. Kulu ile ilgili olarak yaptığımız çalışmalarla adının tarihini, nereden geldiğini gün ışığına çıkarmaya çalıştık.
Kaynaklarda Kulu kelimesinin anlamı hakkında ikna edici bilgilere ulaşamadık. Bununla birlikte ilçemiz yaşlılarının kulu adıyla ilgili olarak anlattıkları iki anlatımdan yola çıkarak ilçemizin adının kaynağı hakkındaki bilgileri vermeye çalışacağız. Tahminen Yıldırım Bayezit ve II. Murat’ın Osmanlı Devletini yönettikleri devirde, Gül adındaki birisi ilçemizin şu andaki yerleşim birimine yerleşir. Gül, kahraman bir kişi olmasının yanı sıra çevredeki obalara saldıran birisidir. Kısa zamanda çevresine pek çok yiğit toplayan Gül’e halk, Gül Bey demeye başlar. Gül Bey kısa zamanda çevresini etkiler. Çevresini genişleterek Aksaray ve Kırşehir’deki önemli kişilerden, varlıklı ailelerden haraç toplamaya başlar. Bununla yetinmeyen Gül Bey, Kayseri’nin de ileri gelenlerinden haraç ister. Haraç vermek istemeyen Kayserililer, Yozgat’ta ikamet eden Çapanoğlu’nu ziyaret ederek yardım isterler. Olan biteni dinleyen Çapanoğlu onlara yardım edeceğini söyleyerek, Gül Bey’e bir mektup yazar. Çapanoğlu mektubunda, Gül Bey’in haraç toplama işinden vazgeçmesini ister. Aksi halde Gül Bey’i cezalandıracağını ifade eder. Bu mektubu alan Gül Bey, işine karışılmasını içine sindiremeyerek daha sert ifadeler içeren bir mektubu Çapanoğlu’na gönderir. Gül Bey’den gelen mektubu alan Çapanoğlu çok kızar. Mektupta yer alan ”Günün birinde senin de defterini düreceğim” gibi cümleler Çapanoğlu’nu çileden çıkarır.Çapanoğlu, çarpışmaktan başka çare bulamaz. Güçlerini toplayarak Gül Bey’in yaşadığı havaliye doğru yola çıkar. Gül Bey de kuvvetleriyle çoktan Kayseri’ye ulaşmıştır. İki beyin maiyeti Kayseri yakınlarında çarpışmaya başlarlar. Sonunda Gül Bey esir düşer, silahlı adamları da dağılır. Çapanoğlu, onu çevresine göstermek için elleri ayakları bağlı olarak konağına getirtir. Konakta Gül Bey’in idam edilmesi için hazırlıklar yapılmaktadır. Gül Bey’in esir edildiğini duyanlar da akın akın gelerek Onu seyrederler. Gül Bey’i görmeye gelenler arasında Çapanoğlu’nun annesi de vardır. Oğlunun Gül Bey’i esir etmesine çok sevinen anne, onun idam edilmesine razı olmaz. Bu durumu oğluna iletir. Çapanoğlu karşı çıkmasına rağmen, annesini de kıramaz. Gül Bey’in tutulduğu odaya girerek ona: Bunca zamandır baskılar yaparak halkı haraca bağladığını biliyorum. Bana yaptığın sataşma sabrımı taşırdığı için seninle savaştım. Şu an esirimsin. İdamına karar verdim ama annem razı olmadı. Kapıma kul olup bana tabi olursan canını bağışlarım. Gül Bey, içine sinmese de bunu kabul eder. Çapanoğlu da bir süre sonra Gül Bey’i mekanına gönderir, ama o artık eski heybetini kaybetmiştir. Çapanoğluna tabi olduğu için, Gül Bey olarak çağrılmamaktadır. Herkes ona Kul Bey demektedir. Kul Bey, Çapanoğlu’nun Kulu ifadeleri de dilden dile dolaşarak zaman içinde yerleşim birimi bu adla yani Kulu olarak anılır olmuş. İlçemizin adının kökeni ile ilgili başka bir anlatıya göre de: Kulupoğlu Mustafa Bey adında bir aşiret beyi 18. yüzyılın başlarında Afyon’dan gelerek buraya yerleşir. Bu yerleşim birimi, Kulupoğlu Mustafa Bey adından dolayı daha sonra da Kulu olarak isimlendirilmiştir. İlçemizin adı ile ilgili olarak aktardığımız bu anlatılandan ikincisinin Kulu adını kaynaklık etmesi daha kuvvetli bir ihtimaldir.